Gözlemler
Öncelikli olarak şunu belirtmek isterim ki; Abhaz federasyonunun ve Bursa Abhaz Derneğinin kuruluşları aşamasında tanık olduğum yaklaşımlar, duruşlar ve tavırlar bugün gelinen noktada yapılmaya çalışılan bir çok şey hakkında bana önemli fikirler verdi ve vermeye de devam ediyor. Bu fikirler bana aynı zamanda yapılmaya çalışılanlarla ilgili şaşırmamama da neden oluyor.
Gözlemler…
Öncelikli olarak şunu belirtmek isterim ki; Abhaz federasyonunun ve Bursa Abhaz Derneğinin kuruluşları aşamasında tanık olduğum yaklaşımlar, duruşlar ve tavırlar bugün gelinen noktada yapılmaya çalışılan bir çok şey hakkında bana önemli fikirler verdi ve vermeye de devam ediyor. Bu fikirler bana aynı zamanda yapılmaya çalışılanlarla ilgili şaşırmamama da neden oluyor.
Tüm bu yapılanlar ve yapılmaya çalışılanlar belirli bir planın parçaları. Bu plan ise ne yazık ki Abhaz demokratik örgütlenmesinin önünü kesebilmek, bu itham belki çok ağır ancak bu süreçte yapılanlar ve takınılan tavırlar ‘’kişisel hırs’’kavramıyla açıklanabilecek basitlikte değil maalesef. Bu yaklaşım bencilliği, hırsı, kişiselliği içinde barındırıyor olsa da belli, bilinen bir çevrede akrabalık ilişkileri de kullanılarak ‘’küçük olsun, benimolsun’’anlayışının tipik bir sonucudur. Ve bu kişiler yadsınamayacak ve aynı zamanda üzücü bir şekilde Abhazya/Abhazlık adına yaptıkları hizmetleri heba etmekteler. İşte tüm bunlar bir araya getirilerek düşünüldüğünde kendileri gibi düşünmeyen, yanlarında durmayan insanlarımızı harcamaya yönelik bir çaba içerisine girmekteler. Yukarıda da söylediğim gibi tüm bu yapılanları sadece ‘’kişisel hırs’’ klişesiyle açıklamak mümkün değildir.
Ben naçizane en başından beri söylemeye çalıştığım gibi tekrarlamak isterim ki;’’Türkçe düşünerek Abhaz gibi davranmak mümkün değildir.’’Bu cümleden olmak üzere bu kişilerin davranış biçiminin Abhaz kültürüyle uzaktan, yakından alakası yoktur. Bunu böyle bildiğimizde davranış biçimlerinin başkaları tarafından şekillendirildiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Bunun kaynağını söyleyebilecek durumda değilim ancak tüm duruş, yaklaşım ve tavırları bir araya getirdiğimizde bu sonuca ulaşmak hiçte zor olmasa gerek. Tabii ben en başından beri önemli olanın, onların ne yaptığı, ne yapmaya çalıştıklarının değil, bizim yani Abhaz Federasyonu ve onun yanında duranların ne yapması gerektiğini anlatmaya çalıştım. Onlar doğaldır ki ‘’görevleri’’icabı bir kavga, ayrışma ve başarısızlık ortamı yaratmaya çalıştılar, halençalışıyorlar. Bu bir süreçtir, aslolan Abhaz Federasyonunun toplumumuzun beklentilerine, Abhazya’nın ihtiyaçlarına ne ölçüde yararlı işler yapabileceğinin, demokratik biçimde Abhaz örgütlenmesinin başarılabilmesine bağlıdır. Bizim yapmamız gereken çok iş var. Her şeyin başında Abhazya’mızla ve oradaki akrabalarımızla tekrar’’ akraba’’ olabilmenin yollarını bulmalıyız. Ciddi anlamda yılların getirdiği ayrı kültürlerde yaşamanın ayrılıklarını ortadan kaldırmaya, yeniden Abhaz olabilmenin yollarını bulmaya çalışmalıyız. Bunu yaparken de yıkmamaya, kırmamaya özen göstermeliyiz. (Mümkün olduğunca!)Fakat bu bir mücadeledir, bu mücadele neyi gerektiriyorsa o yapılmalıdır. Bir takım önyargılarla,seçkinci,yılgınlıkla bu mücadeleyi kazanmak mümkün değildir.Meselenin merkezinde büyük,çok büyük bir kazanım olan Abhazya ve ne yazık ki yok olmaya,acımasız asimilasyona maruz kalan Abhaz kültürü olmalıdır,her iki taraf açısından da.Meseleye bu açıdan baktığımızda kişisel yaklaşımlar hüsrana uğramak zorundadır,uğruyor da. Aslolan kişiler değil kurumlardır. Bizler, hepimiz uzun yılların sonunda Abhaz örgütlenmesinin birer parçası olma onuruna eriştik. Önemli olan bu örgütlenmenin sonsuza dek sürmesi ve nihai başarı olan ‘’Bağımsız Abhazya ve Abhaz kültürünün yaşatılması’’ amacına hizmet edebilmesidir.
Ben en başından beri toplumumuza ait her bireyin kazanılması gerektiği inancındayım. Ancak bu toplumda herkesi aynı kefeye koymak da herkese haksızlık olacaktır. Ölçü Abhaz Kültürü ve Abhaz dünyasına hizmet derecesi olmalıdır. Hizmetin çokluğu, süresinin uzunluğu bir ayrıcalık oluşturmamalıdır. Bunun aksini düşünmek bahsini olumsuz olarak ettiğimiz insanlarla aynı çizgiye gelmemiz anlamına gelir ki bu kendini inkâr etmektir. Bu bir bayrak yarışıdır, bugün bayrağı biz taşıyoruz, yarın başkaları taşıyacak, önemli olan yarın bu bayrağı taşıyacak insanların ortaya çıkarılmasını sağlamak, onları desteklemek, yardımcı olmaktır.’’Benden başka Abhaz yok’’anlayışı eleştirdiğimiz insanların ortak noktasıdır. Hizmet etmenin karşılığını beklemek en büyük yanlıştır. İşte bu kişiler geçmişteki hizmetlerinin karşılığını bekliyor gibiler, tabii bir görevlendirme ve görev anlayışı yoksa.
Demokrasi ve demokratlık zor zanaattır, sabırlı olmak,dürüst olmak,saygılı olmak,akıllı olmak,insan olmak gibi hiç te kolay olmayan hasletleri barındırır içinde.Bu yaklaşımlar birçok şeyde olduğu gibi aileden başlar.Bizim toplumsal yaşamımızda demokrasiyi birçok yönüyle yaşamamıza rağmen,toplumsal gelişimimizde demokratik toplum aşamasına geldiğimizi söylemek zor.İşte bu bir olumsuzluk olarak bugün karşımıza çıkıyor.Bazı insanlar, günümüzde kaçınılmaz olarak karşımıza çıkan, demokrat davranış biçimini maalesef içselleştiremedikleri için kendilerini her şeyin üstünde görmekteler.Karşılaştığımız insanların temel karakteristiği bu işte.Bu insanlar görevi, kaynağı belli olmayan(!)yerlerden almışlar,yetkiyi de kendileri vermişler kendilerine,işte bu kadar açık ve net.Abhazya ve Abhazlara rağmen,Abhazya ve Abhazlar için.Bir de öyle şeyler var ki mesela;kendi iradeleri,onayları dışında bir şeyler yapmaya çabalayan insanları hemen damgalamaya, dışlamaya, yaftalamaya çalışıyorlar. Diğer insanları onlardan uzaklaştırmak,çaba gösteren insanların gizli,olumsuz bir amaçları varmış imajını vermeye, suçlamaya çalışıyorlar.Bir de hiç anlayamadığım ve anlamakta zorluk çektiğim bir yaklaşım da;’’Daha önce bu insanlar neredeydiler?’’ sözcüğü.Daha önce çeşitli nedenlerle olmayan,olamayan insanlar bugün de olmamalılar mı?Kastedilen şey; ’’Zede, Zade’’ yaklaşımımıdır?. Gerçekten öyleyse yazık,hem de çok yazık!
Bugün’’ Abhazya Cumhuriyeti’’ var.Dileğim sonsuza kadar da varlığını sürdürmesi,gelişmesi,çağdaş dünyanın bir parçası olması.Naçizane elimizden geldiğince bunun için çalışıyoruz.Bazı kesimlerde öyle bir yaklaşım var ki;savaş kazanılınca her şey bitiyor,herşey kazanılmış oluyor.Ve beklentiler başlıyor.Oysa ki böyle değil.Asıl şimdi mücadele devam ediyor.Varlığını koruma ve yaşatma mücadelesi.Bu anlamda bir beklentiye girmeden bizim,Diasporanın Abhazya için yapması gerekenleri konuşmalı ve yapmalıyız.Bunun ilk şartı yukarıda söylemeye çalıştığım gibi örgütlenmek,örgütlenmek, el ele vermek, dayanışmak.Başka şansımızın olmadığını anlayarak. Kırmadan, dağıtmadan, incitmeden, ötekileştirmeden. Kendi dilimizde ve kültürümüze uygun olarak. Ancak o zaman anlamlı olur çünkü.
Abhaz örgütlenmesinin belli bir noktasından itibaren yaşadıklarımdan hareketle bende oluşmuş yargıları ve gözlemleri paylaşmaya çalıştım. Tüm karşılaştıklarımı yazmayı da çok uygun bulmuyorum, çünkü öyle şeyler var ki anlatılmaz, yaşanır ve yaşadıklarını yaşamamış olmayı tercih edersin. Ben bu bayrağı gücüm yettiğince, dizlerim beni taşıdığı sürece, her zaman söylediğim gibi mevki ve makam gözetmeksizin taşımaya çalışacağım. Gücümü aldığım şey; Abhazya’ya olan inancım, Abhaz Kültürüne olan sevgimdir.
Saygı ve sevgiler.
Bursa,08.03.2013
0 Yorum